ÇOCUK YETİŞTİRMEK Mİ? YETİŞEN BİREYE DESTEK OLMAK MI?
Değerli Aileler,
Her birimiz birer (duyarlı-özverili-fütürist) ebeveynler olarak bebeğimizin haberini aldığımız ilk günden itibaren kaygı çemberi içerisinde "çocuk yetiştirmek" ekseninde kendimizi bir takım planlamalar yapmaya başlamış olarak görüyoruz.
"Nasıl + .........(sıfat) çocuk + yetiştirilir?" soru kalıbının içerisinde bazen araştırmacı kimliğimizle, bazen düşünceli halimizle, hayali ve gerçeği birbirine katarak, umutla-umutsuzluk arasında ama her daim en iyi niyetimizle daha o günden itibaren kendimizi çocuğumuzun geleceğini şekillendirmenin gayreti içerisinde buluyoruz.
-Nasıl başarılı çocuk yetiştirilir?
-Nasıl duyarlı çocuk yetiştirilir?
-Nasıl saygılı çocuk yetiştirilir?
-Nasıl özgüvenli çocuk yetiştirilir?
...
Bu sorulardan yola çıkarak araştırmalarımızı, hayallerimizi, planlarımızı daha da derinleştiriyoruz. Kendimize farklı yöntemler, yeni örnekler, çeşitli yollar seçerek adımlar atıyoruz. Çocuğumuzu çeşitli ödüllerle, anlaşmalarla, ikna araçlarıyla hayallerimize doğru yönlendiriyoruz. Öyle ki bazen bu uğurda radikal kararlar alıyoruz. Yeri geliyor kendimizi, yeri geliyor eşimizi, yeri geliyor çocuğumuzu karşımıza alıyoruz. Bazen zoraki yaptırımlar, katı kurallar koyarak belirlediğimiz hedefe doğru emin adımlarla ilerlemenin hazzını yaşıyoruz. Öyle ya, "Zafere (hedefe) giden yolda çekilen çile kutsaldır."
Doğru mu yapıyoruz? Amacımıza ulaşıyor muyuz? Tam da istediğimiz gibi bir çocuk oluyor mu? Tam da hayalini kurduğumuz geleceği yaşıyor muyuz? Peki hayalini kurduğumuz geleceği çocuğumuz gerçekleştiriyor mu? Ve bizim hayalimizle çocuğumuzun hayali her zaman uyuşuyor mu?
Değerli Aileler,
Gelin neyi gözden kaçırdığımıza ya da aslında ebeveyn olarak nasıl bir rol almamız gerektiğine aşağıdaki alıntılardan yola çıkarak tekrar gözden geçirelim.
"Ödülle kontrol edilen çocuk değil; birey olarak kabul gören, seçme hakkı verilen, gelişim gösteren çocuğun özgüveni yüksek olur. Özgüveni yüksek olan çocuk, mutlu ve başarılı bir çocuktur. Ama bu tür çocuklar yetiştirmek istiyorsak, çocuğu değil, kendi düşünce yapımızı değiştirmeliyiz. Çocukları kontrol edilmesi gereken küçük insanlar değil, güvenilmesi gereken iç dünyası geniş bireyler olarak görmeliyiz. Sahip olmak istediğimiz değil, sahip olduğumuz çocukları yetiştirmeliyiz. Bunu yaptığımız an, düşünce tarzımız değişecek ve zaten doğal olarak ödül, ceza veya rekabet gibi kontrol araçlarını kullanmamıza gerek kalmayacak. Çocuğumuz kendine güvenildiğini hissettiği an, çiçek gibi açmaya başlayacak. İstediğimiz de bu değil mi?
Özgür BOLAT-Beni ödülle Cezalandırma"
"Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları,
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ileriye atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
Halil CİBRAN-Ermiş"
Süleyman KOCA
Psikolojik Danışman
Rehber Öğretmen
Adres:
General Zeki Doğan Mahallesi 551.Cadde No7 Mamak/ANKARA
Telefon
0312 391 95 45